Çocuk eğitimi en hassas konulardan bir tanesi. Herkes bu alanda birşeyler söylüyor, yazıyor. Bazen çok güzel yazılmış, iyi yazılara denk geliyorum. Onlardan birini yayınlamak istiyorum şimdi. Eğitimce Adem Esen’in ‘ademesen.terapi.com’ adresinde denk geldiğim bu yazı çocuklarımızla iletişim kurarken neyi doğru yapıp neyi doğru yapmadığımızı çok güzel anlatıyor. Sözü çok uzatmadan hemen sizi bu güzel yazı ile baş başa bırakıyorum.
Çocuk yetiştirme biçim ve yöntemleri bireyin gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. Değişen yaşam koşulları, kuşaklar arasındaki fark, bir önceki kuşaktan öğrenilen bilgiler, yaşanan kültür ve sosyo-ekonomik düzey anne-babanın çocuk yetiştirme biçim ve yöntemlerini etkileyen faktörlerden birkaçıdır. Tüm bunlar anne-babanın çocukların gelişimleri için uygun ortamları hazırlamasında etki eder. Tüm bu etkilere rağmen, ilk bebeklik döneminden başlayarak, çocuk aile içinde sevildiğini, kabul gördüğünü ve güven duygusunu hissedebileceği ortamlara ihtiyaç duyar. Bu uygun ortamları oluşturan etmenlerden biri de kullanılan dildir, yani iletişim yollarıdır. Bu yazının da temelini oluşturan iletişim yolları ikiye ayrılır: etkili iletişim yolları ve etkisiz iletişim yolları. Etkili iletişim yolları ile yetişen çocuklar, aile içinde anlaşıldığını ve kabul gördüğünü hissederek daha özerk, kendine güvenli bireyler olarak yetişirler. Aile ortamı ayrıca bir öğrenme ortamıdır. Çocuk anne-babasından öğrendiği iletişim yollarını hem kendi anne-babasıyla hem de aile dışında kullanacağı için gelişimini daha sağlıklı tamamlayacaktır. Etkili olmayan iletişimin kullanıldığı aile ortamlarında, çocuk aile içinde kabul görmediğini ve anlaşılmadığını hissedeceği için bu duyguları ev dışında arayacaktır. Böylece, uygun olmayan arkadaş gruplarına yönelecek veya uyum sorunları yaşayacaktır.
Çocuklarla etkili iletişim nasıl olmalıdır? Bu sorunun yanıtına geçmeden önce, etkisiz iletişim yollarının neler olduğunun açıklanması gerekmektedir. Üzerinde durulması gereken diğer bir önemli nokta ise, iletişimde sadece sözsel iletişim değil, sözsel olmayan iletişimin de önemli olduğudur. Anne-babanın yüz ifadesi, bakışları, duruşu, ses tonu bunlara birkaç örnektir. Örneğin, birçok anne-babanın kızgınlıklarını, özellikle kalabalık ortamlarda, bakışlarıyla ifade ederler ya da yönlendirirler. Birçok insan böyle bakışlarla karşılaşmıştır. Anne- babalar sadece sözsel ifadelerine değil, sözel olmayan ifadelerine de dikkat etmelidirler.
Etkisiz iletişim yolları diğer bir deyişle iletişim engelleri ve etkileri şunlardır:
Emir Vermek, Yönlendirmek
Bu iletilerle çocuğumuza doğrudan anne-babanın duygu ve düşünceleriyle davranması iletilir. Bu tür emir cümleleri çocuğun yeteneğine, duygularına ve kararlarına güvenilmediği iletisini verir. Sonuçta çocuğunuzun size kırılmasına ve kızmasına neden olur.
“Hemen o yemeği bitir!”,
“ Çabuk sütünü iç!”,
“hemen özür dile !” gibi.
Uyarmak, Göz Dağı Vermek
Bu iletilerle çocuk korkmuş ve sindirilmiş olacaktır. Aynı zamanda bu iletiler çocuğun istek ve gereksinimlerine saygı duyulmadığını ifade ederler.
”Eğer evin içinde top oynamaya devam edersen, o topu keserim. ”,
“yemeğini yemezsen bir daha seninle konuşmam.” gibi.
Ahlâk Dersi Vermek
Ahlâk dersi içeren iletiler, çocuğa otoritenin ve zorunlulukların gücünü ve doğrunun ne olduğunu göstermektedir. Ahlak dersi veren iletiler çocuğun yargılarına ve kararlarına anne babanın güvenmediği fikrini doğurabilirler.
“O şekilde konuşmamalısın.”,
“Edepli, terbiyeli insanlar böyle davranır.” gibi.
Öğüt Vermek, Çözüm ve Öneri Getirmek
Çocuğa bağımlı olması gerektiği, kendisinin bir şey yapamayacağı, kendisinin kararlar alamayacağı ve dıştan denetimli olmaları gerektiği iletilmektedir. Çocuğun ne hissettiği, ne düşündüğü ve ne istediğini anlamadan çözüm önerileri getirildiğinde, çocuk anlaşılmadığını hissedecektir.yetişkin hayatında bir yakınımız bize bir sorununu anlattığında genellikle ilk tepkimiz hemen ona kendisini o sıkıntıdan kurtaracak bir çözüm yolu göstermeye çalışmak şeklinde olmaktadır. Oysa belki de o kişi sizden sadece sizin onu dinlemenizi bekliyor olabilir.
”Neden gidip arkadaşlarınla oynamıyorsun?”,
“Elbiselerini yerine koyamaz mısın?” gibi.
Öğretmek, Nutuk Çekmek, Mantıklı Düşünceler Önermek
Zaman zaman bu iletiler çocuğun herhangi bir sorun yaşamadığı durumlarda kullanıldığında sorun yaratmayabilir. (Yemek yemeği öğretme gibi ) . Ama herhangi bir sorun durumunda bu iletiler çocukta yetersizlik duygusu, söylenenlere cevap vermeme, küsme ya da sunulan mantıklı düşünceleri çürütmek için çabalamaya neden olur.
“Ben senin yaşındayken …..”,
“yiyecek dökmek için değil yenilmesi içindir” gibi.
Yargılamak, Eleştirmek, Suçlamak, Aynı Düşüncede Olmamak
Olumsuz değerlendirmeler içeren bu iletiler, çocuğu en çok etkileyen mesajları içerir. Çocuk değersiz olduğunu hisseder. Çocuğun olumsuz bir benlik kavramı geliştirmesine neden olabilir. Sık sık yapılan eleştiriler çocukta anne babası tarafından sevilmediği duygusunu oluşturur. Küçük yaşlardan itibaren yapılan yoğun eleştiriler çocuğun da daha sonra kendisini sürekli olarak eleştirmesine neden olabilir.
” Sen zaten hep böyle yaparsın”,
“geri zekalı”, “Bir şeyi beceremez misin?”
“Sen adam olacaksın da ben göreceğim”,
“çok dağınıksın, çok pasaklısın” gibi.
Övmek, Aynı Düşüncede Olmak, Olumlu Değerlendirmeler Yapmak
Bu iletiler günlük yaşamda oldukça sık kullanılır. Bir anlamada moral vermek gibi görünür. Çocuğun bir sorunu olmadığında ya da sorun yaratan bir durum olmadığı sürece yararlı da olabilir. Ama herhangi bir sorun durumunda, asıl soruna inilmediği için kızgınlık ya da anlaşılmamışlık hissettirirler.Bu durum biraz tuhaf görülebilir ‘çocuğumuzu övmenin neresi yanlış’ diye düşünülebilir. Ancak burada önemli olan normal zamanlarda çocuğun övülmesi değil, çocuğun bir sorununun olduğu zamanlar kastedilmektedir. Örneğin, çocuk ödevini yapamadığında
“sen akıllı çocuksun, yapabilirsin .” ya da
“Sen bunu yapacak kapasitedesin.” gibi. Davranılması çocuğunuzu öfkelendirebilir.
Ad Takmak, Alay Etmek
Çocukların benlik imajlarını olumsuz etkiler. Çocukta sevilmediği ve değersiz olduğu hissini uyandırırlar. Bir süre sonra çocuk da bu duruma tepki duyarak öfkelenmeye başlayabilir.
“Bebek gibi ağlama”,
”Sümüklü”,
“bücür” gibi.
Yorumlamak, Analiz Etmek, Tanı Koymak
Bu iletilerle çocuğa ben seni senden daha iyi tanırım iletisi verilir. Anne babanın çocuklarıyla ilgili tahminleri tutarsa çocuklar yetişkinler tarafından her şeyin bilindiğini düşünebilir ve utanabilirler. Ancak genellikle anne babanın tahminleri doğru olmaz. Ve çocuk haksız yere suçlandığı düşüncesine kapılarak öfkelenebilir.
“Bana inat yemeğini yemiyorsun.”,
“Aslında sen öyle demek istemiyorsun.” gibi.
Soru Sormak, Sınamak, Çapraz Sorgulama
Sorgulamak çocukta güvenilmediği hissi doğuracaktır. Ayrıca sorularla çocuk anne-babasının sorunu çözeceği ya da anne-babasının endişelendiği hissine kapılabilir. Çocukta anne babaya karşı güvensizlik ve tepki doğurabilir. Anne babasına daha az şey anlatmaya başlayabilir. Kendisini suçlu hissederek sürekli savunmalar yapmaya başlayabilir.
“Ne yaptığının farkında mısın?”,
‘‘Neden bir türlü beceremiyorsun”,
“ Neden sözümü dinlemiyorsun?
Sen ne dedin? Nasıl?” gibi.
Yukarıda sayılan iletişim engelleri çocuğun anlaşılmadığını, kabul görmediğini, anne-babaya bağımlı bir kişilik yetişmesi gerektiğini iletirler. Etkili iletişim yollarının kullanıldığı ev ortamında ise, çocuk kabul gördüğünü, her durumda anne-babasına danışabileceğini ve yardım isteyeceğini, özerk bir kişiliğinin olduğunu hissederek büyür. Böylece, özsaygısı yüksek, daha başarılı, çevresiyle daha uyumlu, zararlı alışkanlıklardan uzak ve daha olumlu arkadaşlıklar kuran bireyler olacaklardır.
*
Hazırlayan:
Lilay Koradan
lilaykoradan@gmail.com
www.hepsi10numara.com
Bir önceki yazımız olan Çocuk ve Bilgisayar İlişkisinde 10 Önemli Nokta başlıklı makalemizde çocuk eğitiminde bilgisayar, Çocuk ve Bilgisayar ve Çocuk ve internet hakkında bilgiler verilmektedir.
peki ne söyleyeceğiz biz bu yaramazlara:)