Breaking News

İmam Gazali’den 10 Nasihat

İmam-ı Gazali’nin İslâm eğitim ve ahlâkı üzerinde getirmiş olduğu yenilik, İslâm’ın özünden uzaklaşma yoluna girmiş olan Müslümanları ahlâkî eğitime tabi tutmuştur. En mühim eseri olan İhyâ-u Ulûmi’d-Din, başta iman ve ibadet olmak üzere, ahlâk sahasında çok ciddî bir hizmet görmüş, dokuz asırdır tazeliğinden bir şey kaybetmemiştir.

İMAM-I GAZALİ

Asıl adı Ebû Hâmid Muhammed olan İmam-ı Gazali Hazretleri, Horasan bölgesinde Tus şehrinin Gazale köyünde 1058 yılında dünyaya geldi. 1111 yılında ise dünyaya veda etti. İslâm dünyasında Hüccetü’l-İslâm (İslâm’ın ispatlayıcısı) olarak tanınan İmam-ı Gazali, Selçuklu döneminde yaşamış, İslam’a yönelen hücumlara, dine yapılan taarruzlara karşı müdafaalarda bulunmuş, dinin anlaşılması için tartışmaya açılmış olan meselelere çözümler getirmiş bir müceddiddir, dinin yenileyicisidir.
İmam-ı Gazali’nin İslâm eğitim ve ahlâkı üzerinde getirmiş olduğu yenilik, İslâm’ın özünden uzaklaşma yoluna girmiş olan Müslümanları ahlâkî eğitime tabi tutmuştur. En mühim eseri olan İhyâ-u Ulûmi’d-Din, başta iman ve ibadet olmak üzere, ahlâk sahasında çok ciddî bir hizmet görmüş, dokuz asırdır tazeliğinden bir şey kaybetmemiştir.

“Makbul söz söyle, güzel konuşmaya çalış.”

Dilini şu yedi günahtan koru:

1. Yalan
Ne ciddi olarak, ne de şaka yollu yalan söyleme! Şaka yollu yalan söylemeye dilini alıştırma ki, ciddi konularda da yalan söylemeyesin. Yalan, büyük günahların en büyüklerindendir. Yalancılığın duyulursa güvenilirliğin düşer ve kimse sözüne inanmaz olur. Gözler seni küçük görür.
Yalan söylemenin çirkinliğini görmek istiyorsan, başkalarının söylediği yalanları; kendinin bu yalanlardan ne kadar rahatsız olduğunu ve onları küçük gördüğünü düşün. Kendi bütün kusurlarını tanımak için izleyeceğin yol da budur. Sen kendi kusurlarını kendine bakarak değil, başkalarına bakarak anlayabilirsin. Senin başkalarında çirkin gördüğün şeyi başkaları da kuşkusuz sende çirkin görüyordur. Dolayısıyla böyle huyların sende bulunmasına razı olma.

2. Sözünde durmamak
Söz verip de sözünde durmamaktan kaçın. İnsanlara sözlerinle değil, eylemlerinle iyilik yap. Bir söz verirsen, çok büyük bir güçlükle karşılaşmadığın sürece sözünü yerine getir. Çünkü sözünü tutmamak bir münafıklık emaresi ve kötü bir huydur.
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Üç özellik vardır ki, bunlar kimde bulunursa namaz kılsa ve oruç tutsa dahi münafıktır; konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiğinde tutmaz ve kendisine emanet bırakıldığında hıyanet eder.”

3. Dedikodu
Dilini dedikoduya bulaştırma! Dedikodu, Müslüman’ın otuz kez zina etmesinden daha kötüdür. Bir haberde böyle nakledilmiştir. Dedikodu; bir kişiyi duyması durumunda hoşuna gitmeyecek şeylerle anmaktır. Doğru şeyler söylüyor olsan bile, sen dedikodu ve haksızlık yapmış olursun. Gösteriş için Kur’an okuyanların dedikodusunu yapmaktan sakın. Bu gıybeti, maksadını açıkça söylemeksizin ima yoluyla yaparsın. Örneğin şöyle dersin: “Allah onu ıslah etsin. Yaptığı şey beni üzdü. Allah’tan bizi de onu da ıslah etmesini istiyoruz.”
Senin bu sözünde iki kötülük vardır; Birincisi yaptığın dedikodudur/gıybettir. İkincisi ise kendi nefsini temize çıkarman ve salih olduğunu ve kötü davranışlardan kaçındığını vurgulayarak kendini övmendir. “Allah onu ıslah etsin!” demekle amacın gerçekten dua etmekse, onun için gizlice dua edebilirsin. Onu insanların gözünde ayıplayarak üzüntünü ifade etmen ise onun ayıbını ortaya dökmektir. Dedikodudan caydırıcı olarak şu ayet sana yeter: “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (Hucurat 12)
Şu konuda düşünmek, seni Müslümanları çekiştirmekten alıkoyacaktır. Kendini göz önüne getir. Sende gizli veya açık bir kusur olup olmadığını düşün. İnsanların yanında veya yalnız başına işlediğin bir günah olup olmadığını düşün! Kendini tanıyınca bil ki; başkalarının günahtan uzak durma konusundaki başarısızlığı senin başarısızlığın gibidir ve onlar da senin gibi mazurdurlar. Nasıl ki sen kendi ayıplarının anlatılmamasından hoşlanmıyorsun; aynı şekilde ayıplarının anlatılmasından hoşnut olan kimsenin olmadığını da iyi bil.
Sen başkasının ayıplarını örtersen, Allah da senin ayıplarını örter. Sen başkalarını rezil edersen, Allah da sana keskin dilli kimseler musallat eder. Sen kendi zannınca sadık ve dosdoğru bir kulsan, Allah’a şükret ve insanları ayıplamakla ve karalamakla uğraşma. Çünkü kusurların en büyüğü budur.

4. İnsanlarla söz dalaşı

Bu davranış, seninle konuşan kişiyi üzmektir; onu cahil durumuna düşürmek ve suçlamaktır; kendini ise akıl ve bilgiyle temize çıkarmak ve övmektir. Söz dalaşı, hayatı karıştırır. Çünkü sinirli biriyle söz dalaşına girersen sana zarar verir. Halim selim biriyle tartışırsan sana buğzeder kin besler.
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kişi, haksız olduğu bir konuda tartışmaya son verirse, Allah ona Cennet’in kıyısında bir ev yapar. Kişi, haklı olduğu bir konuda tartışmaya son verirse de Allah ona Cennet’in en yukarısında bir ev yapar.”
Şeytanın tuzağına düşme! Çünkü o sana “Hakkı ortaya koy ve bu konuda yağcılık yapma!” der. O ahmakları iyilik yaptıklarını düşündürerek kötülük yapmaya sürükler. Şeytanı kendine güldürme, seninle alay etmesin. Senin sözünü kabul eden kişiye karşı hakkı söylemen güzeldir. Ama bu da tartışarak değil, gizlice nasihat ederek olur. Nasihatin özel bir şekli vardır, gizlice yapılması gerekir. Aksi halde nasihat rezil etmek olur ve yarardan çok zarar getirir.

5. Kendini temize çıkarma

Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Siz kendinizi temize çıkarmayın. O kimin takvalı olduğunu pekiyi bilir.” (Necm 32)
Hikmet sahibi bir zata; “Doğru olduğu halde çirkin olan şey nedir?” diye sorulmuş. O da: “Kişinin kendisini övmesidir.” diye cevap vermiş. Bunu huy edinme ve bil ki bu senin insanların gözündeki değerini düşürür ve Allah’ın sana öfkelenmesine yol açar. Kendini övmenin, başkaları gözünde seni yüceltmeyeceğini görmek istiyorsan, kendi erdemlerini makamlarını ve mallarını öne çıkararak kendilerini övenlere bak! Kalbin onların bu davranışını nasıl yadırgıyor ve bu durum sana nasıl ağır geliyor. Yanlarından ayrıldığında onları nasıl da kınıyorsun değil mi?

6. Lanet etmek

Sakın ha, Allah’ın yarattığı herhangi bir canlıya, yiyeceğe veya insana lanet etme! Kıbleye yönelen hiç kimsenin şükreden veya nankörlük eden biri ya da münafık olduğuna şahitlik etme. Çünkü sırları yalnızca Allah bilir. Kullarıyla Allah arasına girme!
Bilesin ki kıyamet gününde sana “falanca kişiye niye lanet etmedin” diye sorulmayacaktır. Ama Allah’ın kullarından birine lanet edersen, bundan sorguya çekileceksin. Allah’ın yarattığı hiçbir şeyi kınama! Hz. Peygamber (s.a.v.) hoşuna gitmeyen yemekleri eleştirmezdi; iştah duyuyorsa yer, duymuyorsa yemezdi.

7. İnsanlarla dalga geçmek

İster ciddi, ister şaka yollu olsun; insanlarla dalga geçmekten dilini koru! Çünkü bu insanda hayâ bırakmaz, böyle kişilere saygı duyulmaz, yalnız kalırlar ve birçok kişiyi üzerler. Bu birçok kavga ve öfkenin de kaynağıdır. Kalplere kin diker.
Kimseye alaya alır tarzda şaka yapma! Sana böyle bir şaka yapılırsa karşılık verme ve bulunduğun meclistekiler başka bir konuya geçinceye kadar onlardan yüz çevir. Boş konuşmalara daldıklarında ağır başlılıkla çekip gidenlerden ol.
İşte bu saydıklarımız dilin afetleridir. Bu konuda sana yardımcı olacak şey; yalnız kalmak ve gerekmedikçe konuşmamaktır. Hz. Ebubekir (r.a.), gereksiz konuşmalardan kaçınmak için ağzına taş koyardı ve dilini göstererek: “Bütün makamları elde etmemi sağlayan şey işte budur.” derdi.
Şu halde sen de bunlardan sakın. Çünkü bunlar, dünya ve ahirette seni helâka düşürecek sebeplerin başında gelir.

Allah’tan kork!
Allah’tan nasıl korkulması gerekiyorsa öyle kork! Ona kulluk görevini gereği gibi yap. Haram kıldığı şeylerden mümkün olduğu nispette kaçın. Allah’ın saadete uzanan yolundan ayrılma. Hayatını düzene sokan emirlerini sakın ihmal etme ki, yaşayışın sıhhat bulsun, gözlerin aydın olsun. Çünkü gizli ve kapalı hiçbir şey Allah’tan gizli ve kapalı değildir.
Babana itaat et!
Senin hayatına renk katmak için güzel belgeler koydum. Onları korur ve dediklerime kulak verir, günlük yaşayışını ona uydurursan hükümdarların gözleri ve gönülleri sana karşı ilgiyle dolup taşacaktır. O halde şu anda da, bundan sonra da babana itaat et.
Boş sözden uzak dur!
Aklının hemen kabul etmeyeceği şeyi söyleme. Lüzumsuz laftan, çok gülmekten, şaka ve alaya almaktan, din kardeşinle tartışmaktan sakın. Böyle yapmak saygıdeğerliği götürür, kin ve düşmanlık kapılan açar.
Ağırbaşlı ol!
Ağırbaşlı, terbiyeli, saygılı ve nezaketli olmaya çok dikkat et ve itina göster. Ancak böyle yaparken gurura kapılma. Sonra senden bu sıfatla söz edilir. Halka tepeden bakma. Sonra senden bu sıfatla bahsedilir.
Herkese hoşnut davran!
Dostuna da düşmanına da hoşnutluk göster.
Başkasına eza ve cefa etmekten kendini alıkoy ve bunu onlardan korkup ürktüğün için de yapma. Sadece iyi bir huy olduğunu düşünerek öyle davran.
Orta yolu tut!
Bütün işlerinde orta yolu tut. Çünkü işlerin en hayırlısı orta yoldur. Az konuş. Karşılaştığın her Müslüman’a selâm ver.
Yürüyüşüne dikkat et!
Ölçülü adımlarla yürü, ayaklarını yerde sürükleyerek yürüme. Sağa sola baka baka yürüme. Etrafı rahatsız ederek, başını şunun bunun kapısına doğru döndürme.

*

Adem Suad

ademsuad@gmail.com

 

 

 

Bir önceki yazımız olan Georges Politzer'i 10 Sözüyle Anlamak başlıklı makalemizde alıntılar, anlamak ve felsefesi hakkında bilgiler verilmektedir.

Share

One thought on “İmam Gazali’den 10 Nasihat

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir