En önemlisi de eserin çıkış kaynağı çağlar üstü gerçeklerden ilham alması ve hep o ölmez hakikatler etrafında yolculuk yaptırması; bugünlerde dahi okunmasına ve rağbet edilmesine zemin teşkil etmektedir. Aşağıya birkaç temsil alıyoruz.
Mevlana Celaleddin,
“Ümitsizlik semtine gitme; ümitler vardır.
Karanlık tarafa gitme; güneşler vardır.” sözleriyle ‘aydınlık rahmet yoluna’ göndermeler yapmaktadır.
“Ömrünün mahsulü üç sözdür heman:
Ham idim, piştim ve yandım el-aman.” beytiyle de ‘insanın hayatı manevisinde yoğrulup olgunlaştırma çizgisini’ ifade etmektedir.
Toplumlararası hoşgörü, yakınlaşma vesilesi olabilmek gibi önemli bir misyonu üstlenmesi açısından Mesnevi, ayrı bir öneme haizdir.
Dünya, görünüşte geniş, hakikatte dardır; uyku da bu darlıktan kurtulmaya benzer.
Bu âlemin direği gafletten ibarettir.
Arif, ‘ebedi hayat kaynağı’ ndan yardım diler, vefasız suların çeşmelerinden bir şey dilemez, onlara yüz tutmaz, aldırış bile etmez. Bunun nişanesi de “Şu gurur, şu aldanma yurdu olan dünyadan çekinmektir”. Kim bu fani kaynaklara dayanır, güvenirse ebedi kaynağı adamakıllı arayamaz. Canında bir iş gerek. Yoksa bu iğreti şeylerden bir kapı açılmaz. Evin içindeki bir tek çeşme, dışarıdan gelen ırmağa yeğdir.
İlim ve hikmet, helal lokmadan doğar; aşk ve rikkat helal lokmadan meydana gelir.
Bir lokmadan hasede uğrar, tuzağa düşersen; bir lokmadan bilgisizlik ve gaflet meydana gelirse, sen o lokmayı haram bil!
Himmeti veren ancak Allah’tır… hiçbir saman çöpü, padişahın himmetine sahip değildir.
Allah’ın bir adamı bir işe ayırması, bir işe koşması, dileği, isteği, ihtiyar ve iradeyi menetmek değildir ki!
Fakat talihsize bir zahmet erdi mi o, pılısını, pırtısını toplar, küfür ve isyan semtine çeker!
Talihli birisine zahmet verdi mi o, pılısını, pırtısını daha yakınına çeker, getirir.
Kardeş, elini duadan ayırma. Kabul edilmiş, edilmemiş, bununla ne işin var senin?
Ekmek bile bu gözyaşına mani olursa elini ekmekten yumak gerek.
Kendine çekidüzen ver, çevikleş, yan yakıl da ekmeğini gözyaşlarınla pişir!
Herkes, gönlünün aydınlığı ve cilası nispetinde gaybı görür.
Kim gönlünü daha fazla cilaladıysa daha ziyade görür… Ona daha fazla sûretler görünür!
Sen eğer ‘bu arılık, Allah’ın lütfu’ dersen gönlünü arıtmaya muvaffak oluş da onun vergisidir, onun lütfundandır.
O çalışma da, o dua da himmet miktarıncadır…” İnsan, ancak çalıştığını elde eder!”
Himmeti veren ancak Allah’tır…
Tut ki, bütün doğuyu, batıyı zaptettin, her tarafın saltanatına sahip oldun. Mademki bu saltanat, kalmayacak, sen onu bir şimşek farzet; çaktı, söndü.
Ebedi olmayan mülkü, gönül; bir rüya bil!
Cellat gibi boğazına yapışan debdebeyi, şan ve şöhreti ne yapacaksın ki?
Bil ki bu alemde de bir emniyet bucağı vardır. Yalnız, münafığın sözünü az duy, çünkü o söz, zaten söz değildir.
*
Hazırlayan: Abdüllatif Erdoğan
abdullatiferdogan@hotmail.com
Bir önceki yazımız olan Ortacağdan 10 Büyük İslam Düşünürü başlıklı makalemizde düşünürler, islam alimleri ve islam bilim adamları hakkında bilgiler verilmektedir.