Bazen direk ‘ seni seviyorum’ demez ya da diyemez insan ama sever.
Aslında kurduğu birçok cümlenin gizli öznesidir ‘sevgi’
Duymayı değil de dinlemeyi bilene…
Bunu anlamam çok zaman aldı ta ki kendi gizli sevgi uçurtmam tellerde kalana kadar.
Ayşegül Kuşçu yazdı:
Başlayalım;
Sorular buram buram aşk kokar.
Fiziksel ayrı olduğunuzda;‘ Yemek yedin mi?’
Yüzünde tebessüm eksik olduğunda ya da sessiz ve düşünceli olduğunda; ‘iyi misin? Bir şey mi oldu?’
Buluşmaların sonundaki ayrılmaların ardından ‘ Eve vardın mı?’
Yüzü solgunsa ‘ Hastalanıyor musun sen?’
Peki; düz cümlelere ne dersin?
İnsan birini seviyorsa kendi doymuş sayılmaz; ‘ Sensiz boğazımdan geçmedi’
Yine o buluşmaların sonundaki ayrılış esnasında ‘Dikkat et ‘ ‘ Eve gidince haber ver’
Hastalanınca telaşlanır; ‘ Hadi doktora gidelim’ ‘ Ben bakarım sana’ ‘ Çorba yapayım, hiçbir şeyin kalmaz’
Sevdiği mutlu, heyecanlı olduğu zamanlarda destekler; ‘ Harika, hadi kutlayalım bunu’ ‘ Ben de çok mutlu oldum ve heyecanlandım’
Bir şey yapmak istediğinde destekler; ‘ Yaparsın sen’, ‘İnanıyorum sana’, Yanındayım ben’
Bazen de aşk hastalanır, öfke mikrobunun antibiyotiği ise susmaktır.
Can acıtan sözler çıkar ağzından. Ama odak noktamız kendimize ve karanlığımıza değil ilişkiye hizmet!
Öfkeyle oturan zararla kalktığına göre ikili sevginin öfkesi yıkıcı ve yakıcı olur. İnsan sevdiğinin canı yansın istemez.
Aksine üzerine titrer. Bunu da sözleriyle anlatır;
‘Üşüdün mü? Kendi üşümesi pahasına paltosunu, ceketini çıkarıp verir.
Sevdiğinin ihtiyacını sormaz mesela, ince detay işte. Bakmaz, görür onu ve elinden geldiğince gidermeye çalışır. Ben buna konfor alanı ismini koydum.
Konfor;
İkiye ayırıyorum; manevi konfor ve maddi konfor. Herkes parasal zenginlik ile mutlu olacağına ve tamlanacağına inanıyor ama oysa hepimizin aradığı manevi zenginlik. Manevi konforu olan aşkların maddi konforu da istisnasız olur.
Böylece sözlerden eylem ve davranışlara girmiş olduk.
Yukarıdaki söylenen soru ve düz cümleler eylemle desteklenmezse dinlense de hayalden öteye geçmez.
Sözler düşündüklerinin, yapmak ve yaşamak isteklerinin sadece yansımasıdır ve biraz sebatla cesaret verilirse eyleme dökülecek.
Öyle durumlar var ki sözler ve eylem denk gelse bile sevdiğinde yankı bulmayabilir. Tek bir denklem yok çünkü ilişkilerde. Belki hiç bulmayacak belki zamanla uyum sağlanacak.
Demem o ki; senin de sevgi uçurtman tellerde kaldıysa eğer önce kendine dönüp , yaşadıklarını hologram misali başa sarıp söylediklerin ve yaptıklarına dikkat kesil sonra da sevdiğine.
Kim bilir; ikiniz de duyuyor ama dinlemiyorsunuzdur!
Bir önceki yazımız olan Olgun İlişkinin Anahtarı başlıklı makalemizde aşk, çocuksu aşk ve ilişki hakkında bilgiler verilmektedir.