Hayatımıza girdiği günden beri bilgisayarın bize sağlamış olduğu kolaylıklar saymakla bitmez. Ama “Geri Dönüşüm Kutusu” diye bir seçenek var ki, bu seçeneğe hep gizli bir hayranlık duymuşumdur. İşinize yarayan ne varsa bilgisayarınızda saklar; işe yaramayan, güncelliğini yitirmiş ne varsa bu kutuya atarsınız. Olmazsa, geri dönüşüm kutusunu da boşaltır, tüm işe yaramaz şeyleri bir defada uzay boşluğuna gönderiverir, bir daha yüzünü bile görmezsiniz.
Peki, yaşanmış, bitmiş, güncelliğini kaybetmiş, artık üzerinizde hiçbir etkisi kalmamış ya da sadece olumsuz tortularını taşıdığınız duygularınızdan ne haber? Yaşadığınız anda bile hoşlanmadığınıza karar verdiğiniz anılar… Eski aşklarınızı ne yaptınız mesela? Yoksa yaşanıp bittikten, üzülüp bunalıp stresini çektikten sonra onları ahde vefa olsun diye kaldırıp beyninizin en kıymetli yerindeki duygusal çöplüğünüze mi attınız? Attınız, buraya kadar güzel. Acaba onlar şimdi o çöplükte, canınız ne zaman sıkılmak ve kendinize bunalım yaratmak isterse çıkarıp çıkarıp kullanılmak üzere emre amâde mi bekliyor?
Bazen şöyle bir cümle söylendiğini duyarım da, kanım mı donsun, kahkahalarla güleyim mi şaşırır kalırım: “Ben eski aşklarımın hiçbirini unutmadım, yaşadığım ne varsa anılarımda, aklımda…”
Aferin. Bu kadar vefalı olduğunuz için kendinizi tebrik edebilirsiniz; bir de tenekeden madalya takın bari! Zihninizde kaç tane yaşanıp bitmiş aşk, yaşanmış ama kötü bitmiş ilişki, sizi üzmüş arkadaşlarınızla ilgili anılar, kısaca canınızı sıkıp sizi üzebilecek ne varsa sakın bir yere göndermeyin. Ömrünüzün sonuna dek beraber yaşayın!
İnkâr edemem; aşk güzel bir duygudur. Bizi mutluluktan bebekler gibi zıplatır, kış ortasında bahar yaşatır, mutlu olmamızı sağlar. Vefa da güzeldir. Yaşanılmış olayları, insanları, ilişkileri, aşkları unutmamak gerekir. Peki, ama biz? Kendimize olan vefa borcumuz? Kendimize karşı yerine getirmemiz gereken görevlerimiz ve sorumluluklarımız?
İçimizdeki duygu çöplüğü bana göre gerçek bir bomba gibidir. Nasıl ki bir çöp bidonu, içine tehlikeli maddeler atıldıkça sessiz sakin şişer, dolduğunda da patlar; içimizde taşıdığımız ve hoşlanmadığımız ne varsa doldurduğumuz “Duygu Çöplüğü” de işte böyle tehlikeli bir bölgedir.
Aşk güzeldir elbet. Doğar, büyür, yaşar. Ama unutmamak lazımdır ki bir gün mutlaka biter. Doğası gereği bitmek zorundadır. Tarihe mal olmuş ünlü aşklara baktığınızda göreceksiniz ki, ya kadın ölmüştür, ya erkek… Aşkları da araya ölüm engeli girip bitmeye fırsat bulamadığından, tarihe mal olmuştur. Son aşama hep bitiştir; bu kaçınılmaz. Bitişlerden sonra da zavallı ruhumuzda iyiler yanında, kötü olayları da mı tutacağız? Bize kendimizi kötü hissettiren olayları zihnimizde, duygu çöplüğümüzde neden barındıralım?
Zihnimizi Çöplerinden Kurtarma Aşamaları
Gelin isterseniz bugün beynimizin “Duygu Çöplüğü” bölümünde bir tarama çalışması yapalım. Bizi üzen, bunaltan, mutsuz eden, süründüren ne varsa onları aklımızdan çıkarıp uzayın boşluklarına bir daha buluşmamak üzere gönderelim. Bunu başarmak için de şu sıralamayı takip edelim:
Öncelikle evimizin içinde kendimize sakin bir yer bulalım. Mekân seçimi size ait olup ses ve gürültüden etkilenmeyeceğiniz, rahatsız edilmeyeceğiniz bir yer olması gerekmektedir.
Terapimizi yapacağımız mekânın renkleri ise rahatlatıcı, pastel renklerden seçilmiş olmalı. Renk seçim imkânımız yok ise, hiç olmazsa oturduğumuz yere yeşil, mavi, pembe, sarı gibi renklerin pastel tonlarından oluşmuş veya bu da bulunamıyorsa beyaz bir örtü örtmek yeterli olacaktır.
Mekân seçimini yaptıktan sonra yanımıza bir adet kalem ve bol miktarda küçük kâğıt (hatırlatma kâğıtları boyutunda olması yeterli), bir adet kutu, bir de kulaklıkla hareketli bir müzik dinlememize imkân verecek herhangi bir alet alarak, yalnız kalabileceğimiz ve rahatsız edilmeyeceğimizden emin olduğumuz anda mekânımıza çekilelim.
Rahatça oturabileceğimiz bir pozisyonda yerimize yerleşip, kendi içimize dönerek duygu çöplüğümüzde tarama yapmaya başlayalım. Bu taramayı yaptıkça aklımıza gelen her olay, bir diğerini çağıracak, birbiri ardına kötü anılarımız yavaş yavaş sıraya dizilmeye başlayacak.
Her bir kâğıdın üzerine ayrı ayrı olarak canımızı sıkan, bizi üzen, bunaltan hangi anımız varsa onları kısa notlar halinde yazalım.
İçimizde varolanları bitirdiğimize ve hepsini kâğıda döktüğümüzü düşündüğümüz anda yazma işlemine son verelim.
Kâğıtlarımızı sıraya koyalım. Mekânımıza çekilirken yanımıza almış olduğumuz kutuyu yakınımızda bir yerlere koyalım. Müziğimizi dinlemek üzere kulaklıklarımızı takalım. Dinlemek üzere seçtiğimiz parçaların hareketli bir tempoda olmasına özen gösterelim; çünkü ağır ritimli parçalar bizim dağılıp anılarımıza dalmamıza neden olur.
Sıraya koyduğumuz kâğıtları teker teker alıp okuyalım, tercihen sesli okuyup bitirdikten sonra da buruşturup çöp sepetine atalım. Bu işlemi yaparken gözlerimizi kapatalım. Bu arada bu olayın beynimizin içinden dertop olup kâğıdımızı attığımız kutuya düştüğünü hayal edelim.
Yazdığımız kaç adet kâğıt varsa, hepsi için aynı işlemi uygulayalım. Tüm kâğıtlarımız bittiğinde, bunları doldurduğumuz kutuyu da alıp hepsini akan bir suya keyifle boşaltalım. Akarsu hiçbir zaman kir barındırmaz, kötü anılarımıza da layık oldukları finali yaşatacaktır.
Bu terapiyi, olumsuz hisler bizi ne zaman rahatsız ederse tekrar uygulayabiliriz.
Lütfen unutmayın, bunu vefasız olduğumuzdan veya insanlara değer vermediğimizden değil, sadece karmakarışık hislerle baş başa kalmak yerine, biraz olsun ferahlamak ve ruhumuzu rahatlatmak için yapıyoruz. Once de söylediğim gibi aşk güzeldir; yaşanılanlardan ise sadece güzel olanlar muhafaza edilmeye layıktır. Bizi rahatsız eden ne varsa uzaya yollayıp hem rahatımızı kaçırmayalım, hem de yeni ve güzel duygulara gerekli yeri açabilelim.
*
Patricia Muradi
patricia_muradi@yahoo.com
Bir önceki yazımız olan Kendini Geliştirmek İçin 10 Davranış başlıklı makalemizde başarıya ulaşmak, gelişime inanmak ve kendini geliştirme yolları hakkında bilgiler verilmektedir.
işe yariyormu?
en iyisi dua et,icden dogmalarina,sevdiklerine,kendine,hayvanlara,cocuklara ,yaslilara iyilik yap,guzel dusun,her sey yoluna duser insallah
astral seyahati ogrendim. ve tırsıyorum. unutmak istiyorum ama olmuyor yardım edin
Ruhsal olarak fizikten ayrılabilecek kadar muhteşem bir şeyi, keşfeden ve kontrol edebilen zihnin, eminim istersen unutmasını da becerir.
Kulundan degil Allahtan medet um kardeş..Acmissin o kapilari birkere..Yalniz Allah isterse kapatir.Senin sabah ve aksam Ayetel kursi okuyup uzerine surerek namaza yonelerek bu sıkıntıdan kurtulacağını dusunuyorum insallah.Bende merakliydim astral seyahate.yapabilecegimi bilip,yapmiyorum sonuclarini dusunerek?
Slm.ben 8 ay once aksam saglikli bi sekilde yattim ve sabah yataktan kalkamadim iki ayagimin uzerine basamiyodum yuruyemiyodum ve belim iki buklum olmustu belimi dogrultamiyodum…8 ay once dayimin kizi bana iftira atti beni nişanlimdan ayirdi sirf kiskandi bizi.bende cok uzuldum cok agladim bir bucuk ayda 15 kilo zayifladim hayatim alt ust oldu tabi nişanda nikahta bitti cunku dayimin kizina inandilar beni karsilarina alipta dogrumu yalanmi veya seni yuzlestirelim bile demedilerr onlarda hemen kestirip attilar ..ve hala iyilesemedim cok dr.gittim hepsi birsey soyluyor fitik dediler pöc egilmis dediler pisikolijik dediler simdi tedavi goruyorum ve kafamdan bu yasadiklarimi atip unutmak istiyorum ama hergun aklima geliyor .unutmak icin ne yapayim.uzuntuden kaslarim spazm gecirmis ve sinirkere baski yapiyomus onun icin yol yuruyemiyormusum.ne yapayim…
ayni duygular benide rahatsiz ediyor
Keşke öyle olsa, ben ara ara aklımdakileri yazarım rahatlarım ancak hiç atmayı düşünmedim, denemek lazım.
Bunun tek caresi boşvermek ve herseyi sevmeye devam etmek. Bosvermek unutmanizi sevmek yukselmenizi saglar.