Nurettin Durman şiirleriyle çağımızın vicdanıdır. Haksızlığın karşısında hiç zaman susmamıştır. Bir sanatçı olarak her zaman şiir silahını kullanmış ve durmadan mazlum insanlar için yazmıştır.
İBRAHİM’E GÜL BAHÇESİDİR ATEŞ
Haydi, müjdeler olsun
Gün yüzlü umudum sınırı aştı
Bağı çözüldü durgunluğun
Uyuşukluk yasaklandı
Bir güneş doğdu ki dostlar
Karanlıklar dağıldı.
Buyurun
Açıktır kapımız buyurun
Bilinene ve de bilinmeyene
Bir soylu düşüncenin çağrısıdır
Öz sevgiye açık yürekliliğe
Haydi buyurun
Yaratmanın kutlu sürecinde
Kuşa, kurda, böceğe
Ve de akıl’a
Var olmayı buyuran güce
Bir soylu düşüncenin çağrısıyla
O doyulmaz güzellik eylemini
Yaşamaya buyurun.
Karanlığı aşan aydınlık belirtileri
Çoğaldı çoğalacak
O bekletilmiş ilkbahar çiçekleri
Ha açtı ha açacak.
Değil midir ki
İbrahim’e gül bahçesidir ateş…
SEN HER ŞEYE KADİRSİN
Güneşe baktım
Ağaca baktım
Toprağa.
Kıraç, kısır, bereketli
Denize baktım ve de her şeye
Kaldırdım ellerimi
Ve açtım avuçlarımı
Sen her şeye kadirsin Allah’ım.
MUTLAKA
Bu kaçıncı iklimdir böyle perişan
Kar yağar kalbimin hasret bölgesine
İner kurşun gibi öfkemiz elbet
İner bir gün mutlaka üzerine.
İçimde bir sızı var öyle tarifsiz
Benim gönlüm artık tufan yeridir
Şimdi gül koklamaya izin yoksa da
Bizim kavuşmamız bahar gibidir.
GİDELİM Mİ DOSTUM
Kara sevda kara bela olmadan
Gidelim mi dostum yol uzun uzun
Saçımızı başımızı yolmadan
Gidelim mi dostum yol uzun uzun.
Baş bir yerde topal ayak gövde yok
Bizden başka hiçte bizi soran yok
Ağlamak var ağlamak var gülmek yok
Gidelim mi dostum yol uzun uzun.
ŞAFAK VAKTİNİ BEKLEMEKTEYİM
Sinsice kanatırlar yaralarımı
Özgürce bakmamı çekemezler
Çekemezler umutla bekleyişimi
Soysuz vahşetler icat ederler
Toprağa her koyuşumda alnımı
Yangınlar tutuşur yüreğimde
Daha bir anlarım yaşamayı
Uyanırım yeniden.
Şimdi ben
Aydınlık günlerin özlemiyle
Bağrım yanık
Ellerim böğrümde
Patlayan bombaların seslerini dinleyerek
Şafak vaktini beklemekteyim
BIRAKIR MIYIM?
Öyle umursamadan hayat hakkımı
Tasarruf hakkını yeryüzünün
Ateş yalımına övgüler sunarken
Uzanır uğursuz elleri
Çeker alır kanımı
Damarlarımdan
Mecalsiz bırakır beni
Hümanisttir amma
Beni bırakmaz bana
Şeytani fikirlerle
Oynaşır beynimde
Soluk aldırmaz bana.
Ey su ey ateş ey toprak
Ne de olsa insanım
Şöyle böyle kımıldar gibiyim
Gözlerimi açar gibiyim.
Kurulan tuzaklara
Bırakır mıyım?
Kanlı katil ellere
Haykıracağım bir gün
Verin ulan
Verin oyuncaklarımı.
EYLÜL RİSALESİ
İlkin kararıyor yüzüm
Yorgunluğum artıyor
Dağa taşa ağıtlar yakıyorum
Yılanlar çıyanlar izliyor beni
Çılgın bir dalgaya kapılıyorum
Cömertçe emiyor kanımı toprak
Toprağı kışkırtıyor
Müthiş bozguncu oluyorum.
Ah eylül ah kara eylül
İnsanlar boğazlandıkça
Çocuklar ağladıkça utanıyorum
Bombalar patladıkça evlerin üstünde
Kimyasal silahlar atıldıkça utanıyorum
Çaresi yok ayağa kalkmalıyım
İnsanım, dağ ve çiçek tutkularımdandır
Aşılmaz bir yanım kalmıştır mutlaka.
Ah eylül ah kara eylül
Fırtınalar koparıyor mührünü ağzımın
Zarif bir öfke ile boğuluyorum
Depremler oluyor damarlarımda.
YARAMA TUZ BASACAĞIM
Ortalıkta üzgün bir yüz bu benim yüzüm
Mazlum olmak suçunu gövdeme yapıştırdım
Bir ben mi bilemedim bir ben mi göremedim
Çaresizim öfkeliyim sevdalıyım diyorum
Acıyor biryerlerim derman bulamıyorum
Kurban mıdır bayram mıdır bilemiyorum.
Karalıyım bundan böyle yarama tuz basacağım
Konuşmak yok artık çok uslu duracağım
Şiirler yazacağım mazlumların alnına
Tenhadayım yalnızım
Düşmanım diyeceğim
Bundan böyle söz bana, yarama tuz basacağım.
Künyemi yazıyorum açıkça yazıyorum
Azgınlık katlarında dolaşıyor şeytanlar
Ah dost bildiklerim kardeş dediklerim
Sabır dilediklerim şahit ol dediklerim
Konuşmak yok artık çok uslu duracağım
Kararlıyım bundan böyle yarama tuz basacağım.
MAVİ OLUR GÖKYÜZÜ
Ağırdan alıyorsunuz ihtimal ki göçebeyim
İhtimal ki çığlıklar alıyor beni
Coğrafyalar atlaslar.
Bekle ve gör diyorum zarif ol biraz
Çünkü kalbim acıya aşina bir haldedir
Afrika’da yoksa başka yerde mi?
Uzakta mı yakında mı nerdedir?
Hadi ben çarşı pazar kırık dökük bu halde
Bir çarkı felek rengiyle dertlenmekteyim
Sakın hassas yerinden kırılmasın kalbiniz
Bunlar da geçer elbet mavi olur gökyüzü.
CUMA ŞİİRİ
Susta durdun alkış aldın
Dahası viraneye döndü yüzün
Cuma oldu coştu gönül
Seninse har haneye döndü yüzün.
Hayretim artıyor heyhat
Ne kadar da la din olmuşsun
Ben öldüm güller açtı
Seninse harabeye döndü yüzün.
*
BONUS Şiir:
BOSNA’NIN VE SARIŞIN BOŞNAK KIZININ ACIKLI HİKÂYESİ
Bosna Bosna garip Bosna
Gaddar çetnikli Bosna
Kan kırmızı bir gül değil
Yaralı ceylan olmuşsun.
Kara bahtın karanlığı tuttu mu?
Bosna Bosna garip Bosna
Ah’ın dağları taşları tuttu mu?
Ay çocuk sarışın çocuk
Gorajdeli çocuk
Tuzla da tuzlandın mı çocuk
Babanı kim öldürdü
Hangi çetnik kanına girdi annenin
A be Saraybosnalı çocuk
Gözü kör
Kulağı sağır bir dünyada…
Boşnak kızı Boşnak kızı
Yüreğin mi yoksa yanakların mı kırmızı
Feryadın dağları taşları tuttu mu?
*
Nurettin Durman kimdir?
1945 yılında Bingöl’de doğdu. Altmış ihtilalinden sonra İstanbul’a yerleşti. İlk şiiri 1964 yılında yayımlandı. Kardelen dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Düş Çınarı dergisini çıkardı. Lamure dergisini yönetti. İstanbul Beylerbeyi’nde ikâmet ediyor.
*
Hazırlayan:
Lilay Koradan
lilaykoradan@gmail.com
Bir önceki yazımız olan 10 Soruda Aşka Hasret Zamanlar başlıklı makalemizde aşk kitapları, aşk sözleri ve aşk ve hayat hakkında bilgiler verilmektedir.