Atatürk, Florya’dan Çekmece’ye doğru bir yaya yürüyüşündedir.
İhtiyar bir adam, iri ve dalları göğü kucaklayan bir ağaç altında dinlenmektedir.
Adam Atatürk’ü görünce hürmetle ayağa kalkıp Atatürk’ü selamlar.
Atatürk adamın selamını aldıktan sonra “Beni tanır mısın?”diye sorar.
Adam “Tanımaz olur muyum? Evimde resmin bile var” der.
Atatürk oldukça memnun olup konuşmaya başlarlar.
Bir süre sonra ihtiyar adam, oldukça saygılı bir dille “Her şey güzel olmasına güzel de ama bir işine aklım ermedi, gitti” dedikten sonra “Şu cumhuriyetçiliği, inkılâpçılığı, milliyetçiliği, halkçılığı, hatta devletçiliği anladım ama laiklik denen bu şeye aklım ermedi. Onu pek kavradığımı söyleyemem. Neden her şeyi art ardına bozup gittin?” der.
Atatürk, oldukça sakin ve mutlu “En iyisi bunu sana bir hikâyeyle anlatayım. Bilirsin! Amr-ibnil-As, Mısır’ı fethettiği zaman, halife Ömer’e bir mektup yazar; “Burada birçok kütüphaneler, içlerinde de bir sürü kitaplar var. Bunları yakayım mı, yoksa bırakayım mı?” diye sorar. Ömer cevap verir; “Kitapları bi güzel tetkik et
, eğer ki faydasız şeylerse, yak, gitsin… Yok, eğer faydalı şeylerse, yine de yak. Çünkü halk, o kitapları okudukça, onlara uymaktan vazgeçmeyeceklerdir, yani eskiyi unutmayacaklar ve bize yani yeniye ve yeniliğe daima düşman olarak kalacaklardır!”der.
Hikâyeyi anlatan Atatürk, ihtiyara bakarak “Şimdi sana laikliğin ne olduğunu anlatayım mı?” diye sorar.
İhtiyar, derin bir sezgi ve sağduyu ile cevap verir.
“İstemez Paşam, hepsini çok iyi anladım!” der.
Hilmi Yücebaş, Atatürk’ten Nükteler, Fıkralar ve Hatıralar.
Kaynak: Atatürk ve Unutulmaz Anıları, Ahmet Gürel, Bülent Türker.
Bir önceki yazımız olan Atatürk'ün Not Defteri başlıklı makalemizde atatürk, atatürk sevgisi ve atatürkten öyküler hakkında bilgiler verilmektedir.