Oyunlar, 1970’lerden bu yana gerek filmlerde gerekse kitaplarda çokça referans alındı. Oyunların ününe ün katan pek çok etmen var elbette ancak, şüphesiz ki ikonik karakterler, mekanlar ve benzerleri sayesinde popüler kültürün gazını alarak şahlandı ki, bir daha durdurabilen olmadı.
– Seni beklediğim kadar sevgilimi beklemedim be allahsız!!1! (Bkz. tetris’te çubuk beklemek)
Gameboy’u şahlandıran, tarihin en çok satmış oyunu olan Tetris’i anmamak büyük bir ihanet olurdu. Bu oyun ki, bir neslin gençliğini sömürmüş, unutamayacağı anlar yaşatmıştır. Bu eski dosta bir selam da siz çakın; http://tetris.com/play-tetris/
Ölümcül tuzaklarla dolu bir dünyada, tanımadığı bir prensesi, devasa bir ejderhanın elinden kurtarmaya çalışan bir tesisatçı mı? Kulağa uygun gibi geldi
Tesisatçı kardeşler Mario ve Luigi ile tanışın. Bu Meksikalı görünümlü İtalyan kardeşler sayesinde, hiçbir prenses artık esir kalmayacak. Size söz veriyoruz, bu tesisatçı kardeşlerin 200 oyundur yer alan büyük bir deneyimi ve akıl almaz dövüş teknikleri bulunmaktadır. Her türlü boru döşeme ve prenses kurtarma işlemleri için bize ulaşın; https://mario.nintendo.com/
– Olum bi’ dur bişi denicem. +Tamam dene hadi. (Paaatt, kümmm, çatt, çutt, çatıırrtt) + Öldüm lan öldüm hayvan herif. – ehehehe
Street Fighter derim, susarım. Bazılarına göre Kings of the Fighters’dır, Martal Kombat’dır ama SF’nin yeri ayrıdır. O Ken’in ‘aduket’i (doğrusu hadouken’dir) ise ap ayrıdır. Yenilene kol, yenene ise kafa kırdırır bu meret. Yapması zordur, ama ‘KO’dumu oturtur hani.
80’ler ve Rockstar mı? Ortaya çıkan ürünün hissettirdiklerini bir daha hissettiren çıkmadı. (Köşeye çekilir ve ağlar)
Rockstar, Blizzard ve Valve (Ocean, Nintendo vd.’ini de unutmamak gerek elbette). Bu üç firma, oyun tarihinin en sağlam adımlar atan üç firmasıdır, net. 80-90’ların SEGA-Nintendo çekişmesinde Nintendo’nun attığı adımlar bir yana bu arkadaşların attığı adımlar bir yana (sabaha kadar atılan adım yazabilirim, her şeye yakışıyor meret). Ve en efsanelerinden biri de şüphesiz ki 2002 çıkışlı GETAĞ: VAYC CİTİ’dir. O sokaklarda adım atmayan (aha!) nesil, bizden değildir!!!
Bir kralın ölüşü, bir devrin kapanışı, bir yıldızın sönüşü, bir güneşin batışı
90’ların bol canavar vurmalı oyunlarında biri de Duke Nukem’dir. Çıktığı dönemde birçok rakibi olmasına rağmen inanılmaz bir ün kazanmıştır. Traşı kesersek, büyük umutlarla duyurulan Duke Nukem Forever’dır bu serinin patlama (Note 7 böyle patlamadı) noktası. Şöyle ki; 1997 yılında tüm dünya gözlerini kısmış bu haberi bekliyordu ve sonunda Duke Nukem Forever duyurulmuştu. Serinin son oyunu olacaktı ve krallara layık bir oyun olmalıydı. Tabii ki Murphy’nin dediği gibi oldu, ortada ters gidebilecek bir şeyler vardı ve ters de gitti. Oyun tam olarak 14 sene sonra çıkışını yaptı ve bekleyenlerine şu cümleyi kurdurdu: “Artık ölsem de gam yemem”
– Ulan izin ver de vurayım şunu. Bak hala gülüyo. Gülme lan. Laaan!!!
Nintendo’nun ‘tuhaf’ oyunlarından biri de şu ‘ördek vurma’ oyunudur. Her atari (o konsol nes64 idi ama ağız alışkanlığı işte) sever çocuğu kanser eden yegane oyunlardan biridir. O zamanlar için nasıl bir teknolojidir ki, elde bir silah ile TV’ye ateş edilsin ve geri dönüş alınsın (o silahın çalışma mantığı da, önündeki lazerin tetiği çekiş esnasında kablo aracılığı ile işlemciye koordinatları iletmesi ve geri dönüş sağlaması imiş…). Asıl olay ise o ördekleri vuramadığın zaman sana pis pis sırıtan bir köpektir ki, tam ağza kürekle vurmalıktır. (hatta bazı oyunun fanları, kodlarda düzenleme yaparak, köpeğin de vurulabildiği bir versiyon yapmışlardır, evet, az önce kaba etimden son dakika geçti oradan biliyorum)
Komplo teorisyenleri yanaşın bakalım!
Komplo teorisi ve oyun kelimelerinin en güzel uyumu Deus Ex’dir. Derin bir hikayeye, harika bir oynanışa ve en önemlisi 11 Eylül olaylarını önceden haber vermesi ile oyunseverlerin bir türlü aklından çıkaramadığı bir yapım olmuştur. İkiz kuleler olayını 1 yıl önceden nasıl ‘tahmin’ ettiği ise hala büyük bir sırdır. (yerinde olması gereken ikiz kuleler yok!!. Ulan ateistler bunu da açıklayın bakalım)
“Max Payne uçuşu”
Hayatımıza ‘dodge’ sistemini sokan temel oyun Max Payne’dir. Rockstar’ın yine Rockstar’lığını konuşturduğu oyunda, sürükleyici bir intikam hikayesi ve kendinden sonra gelen oyunlara ilham verebilecek oynanış mekanikleri ile tam anlamıyla bir ‘efsane’ oldu.
‘3’ denince akla gelen
Valve’ın oyunculara armağanı, Half-Life. Neresinden tutulsa bir efsane, neresinden tutulsa bir unutulmaz. Her yönüyle oyun dünyasını değiştiren bir ‘başyapıt’. Eğer VR olayı tutarsa, Valve da H-F3’e bodoslama dalabilir ve kendi VR’ına exclusive yapabilir. Umalım da gelsin o günler…
Lara’nın bitmeyen serüveni
Oyun tarihinin en çok bilenen kadın karakteridir şüphesiz ki. 90’ların başında başlayan bu efsane, günümüze kadar birçok filme, diziye ve kitaba ilham vermiştir. Muhtemelen daha uzun yıllarca kullanılacak (sömürülecek) bir kardeşimiz olacak kendisi.
M. Endülüs Özbay
muhammedendulus@gmail.com
Bir önceki yazımız olan Skyrim Tutkunlarının Mutlaka Denemesi Gereken 10 Mod başlıklı makalemizde en iyi modlar, kaliteli modlar ve skyrim hakkında bilgiler verilmektedir.