Zaaflarımızdır niyetlerimizi şekillendiren; korku ve zayıflıklar… Bu yüzden İnsan biraz da zaaflarının eseridir. Bunun en güzel örneği SİZ’siniz; yani; ‘’ ENGEL SİZSİNİZ (Ercan ATA Kitabıdır ayrıca tavsiye ederim.)
Ama bazılarımız zaaflarının niyetini şekillendirdiğinden bir haberdir. İçimizin korku ve zayıflıklarla dolmuş gölün üstünde yüzen Nilüferleridir niyetlerimiz, gölden beslenen. Yukarıdan çiçek görünür, dibinde karanlık derin bir su! Bu yüzden kendi derinliğine bakmaktan korkar, ne zaman dibe baksa batar. Hep dibe baktığından korkuyla, her çıkmaya çalışmasında, korku ve zaaflarıdır, onu dibe çeker….
Çoğumuz kendini ya da onu üzenleri affedemediği için gölü sızılarla derindir, suçlar içten içe derin bilinciyle ve korkar hayattan. Halbu ki suçlayarak ne kendini affedersin ne de seni üzeni.
Kendini görmüyor çoğu zaman çünkü insan! Başkasının hatasında, başkasının vesile olduğu acı da ona duyduğu öfke ve kırgınlıkta arıyor kendini. Çoğu zaman unutuluyor sebebi sebep olarak verenin, sonsuz bir şefkatle neyi anlatmak isteği. Bu yüzden; Korkarım, hayatlarımız sökük yamamakla geçiyor! Başkalarının söküklerinden kendimize elbise dikiyoruz.
Bilmez misiniz; İçinde belki de kimseden habersiz yaptığımız yolculukların, manevi misafiridir karşımıza çıkanlar? Yalnızken içimizden akan gerekçemizin, manevi yolcusudur onlar, sizi; niyetiniz doğrultusunda bekler ve bulurlar… Siz de onları!
Üzseler de sevindirseler de, bu böyledir. Tüm yaşadıklarımız ve dahi o insanlar, herkesin kendi maneviyatında ki soru ve keşif yolculuğu doğrultusunda karşısına çıkan rehberleridir….iyisiyle kötüsüyle herkes birbirine ihtiyaç duyduğu ve gizliden gizliye, bu sistemin doğası gereği, sessizce bilmeden çağırdığı için vardır. Niyetimizin ardına içselleşmiş ve belki de bazen görmekten çekindiğimiz korku, kaygı ya da ona bağlı soru ve cevaplarla doluysa ruhumuz, sorumuza cevap, cevaplarımıza soru olacaklardır!
Affetmek güçtür belki; Ama İnsanın sınırsız gücü, kendi duygu ve bilincinde, Yaratıcı’nın sınırsızlığıyla bütünlük ve uyum halinde gizlidir. Direnme!
Su akışa direnirse taşar, sonra azalır,ziyan olur; azalırsa da kurur.
Direnmek anlamsızlaşmaktıır. İnsan anlamsızlaştıkça kendi içinde, çevresine anlam yükler olur. Her neye çok anlam yüklediysen olurundan fazla, o sende eksiktir.
En çok direndiğin şey neyse, aslında sende en az olan şey de odur. Bu yüzden en korktuğun şey aslında en çok ihtiyaç duyduğundur.
Yani, her ne varsa yaşadığın sıkıntıdan, kederden yana, hakikate ve akışa direnmendendir. Hakikat ise ancak yaşanılarak öğrenilir; eğer irfanın varsa. Çünkü; ancak eksik olan tamamlanabilir ve ancak bütünlük, direnmeden sadece hikmetin akışına erip, onu korkmadan yaşar. Eğer korkuyor,üzülüyor ve direniyorsan korkma! Üzülme! Korkular da dirençler de gelişmek için oradadır. Hikmet yolundasındır; eğer onu görmek istersen! Çünkü su akar ve akmak için vardır.
Bu yüzden ; Gerçekte niyet; kendinizden arınıp, sonsuz şefkatle buluşmanın, saflık halidir.
Son olarak Unutma! Amaçlarla niyetler bir değildir! Niyet bir göl, amaç ise kayıktır sadece bizi karşı kıyıya geçiren. Suyun ortasında kalan biri için kayıkta kalmak mı yeğdir, kıyıya ulaşmak mı?
*
Elif ATLI
atlieflif@gmail.com
www.hepsi10numara.com
Bir önceki yazımız olan 10 Temel NLP Varsayımı başlıklı makalemizde nlp ile başarı, nlp ile nasıl başarabilirim ve nlp ne işe yarar hakkında bilgiler verilmektedir.