Breaking News

Genç Gelişim Dergisi’nden 10 Konu

genc-gelisim-dergisi

Türkiye’nin en iyi kişisel gelişim dergisi Genç Gelişim Dergisi’nin her sayısı birbirinden özel… Genç Gelişim Dergisi’nde her ay çıkan birbirinden güzel yazıları okudukça, gelişerek değiştiğinizi, bugüne kadar sahip olmadığınız farkındalıklara erişerek, daha mutlu, daha başarılı ve daha doyumlu bir hayata doğru adım adım yaklaştığınızı fark edeceksiniz. Genç Gelişim Dergisi tüm seçkin kitabevi ve bayilerde…

İşte size Genç Gelişim 87. sayıdan on ilgi çekici başlık:

ilginc-bilgiler

Türkiye Cehalete Mahkûm mu, Cahil Olmaktan Memnun mu?

70 milyon Türk’ten % 96’sı TV seyrederken, % 4’ü kitap okuyor. Bir Japon, yılda 25 kitap okurken, 6 Türk ancak 1 kitap okuyor. Günde ortalama 4 saat TV seyredilirken, kitaba düşen süre 12 saniye… Türkiye’de 53.000 okul, 400.000’den fazla kahvehane, 1.435 kütüphane, 400 sinema var. Ne dersiniz, Türkiye cehalete mahkûm mu, cahil olmaktan memnun mu?

Cevap belli! Özellikle küçük köy ve beldelerde hemen hiçbir insan hobilerinin arasına kitap okumayı eklemiyor, mazeret olaraksa şunu sunuyor: “Zamanım yok!” Peki, kimin zamanı var? Hiç kimsenin. Ama bazı insanlar kitap okumak için pekâlâ zaman yaratıyorlar.

Biliyorsunuz, 21. yüzyıl bilim ve teknoloji çağı. Türkiye’de insanların bir kısmı bilime inanırken, çoğunluğu hâlâ hurafelere tapıyor; bir kısmı teknolojiyi doğru kullanırken, çoğunluğu istismar ediyor. Bundan yıllarca önce yaşamış insanlar, bu zamanın insanlarına kıyasla daha az olanaklara sahip olmalarına rağmen daha bilge kişiliklere sahiptiler. Mamafih bu zamanın insanları, nedeni muamma bir cehaletin içindeler.

 

Devamı Genç Gelişim 87. Sayıda…

 faydali-bilgiler

Uzakdoğu Bilgeliği’nden 21. Yüzyıl İnsanına Öğütler

 

Eğer sürekli acele ve telaş içinde olursanız, iç sükûnetine ulaşamazsınız:

İç sükûneti, beden ve zihin huzuru demektir. Huzurlu bir zihne sahip kişi, stresten arınmış davranışlar sergiler. Bu yüzden de kolay kolay hata yapmaz. Sürekli aceleci davranmak vücudunuzu yıpratır. Değerli huzur ve sükûnetinizi kaybettiğiniz gibi, yüzünüzde kırışıklara sebep olur. Aşırı aceleden kaçının, bir bilge gibi davranın. O zaman her şey tabiat yasasına göre elde edilecektir.

Mutluluk arıyorsan, düşüncelerinde katı ve sert olma. Zaman içinde, zamanla beraber, değişikliklerle yola devam et:

Her şey değişirken siz değişikliğe set çekerseniz, felakete davetiye çıkarırsınız. Bu durum, insanın başarısı için hayati önem taşır. Kişi seçtiği yolda huyunu sağlamlaştırarak geçici etkenlerden kendini korur. Ancak bütün durum ve değişik koşullar hakkında da bilgisi olmalıdır. Bilgenin düşünceleri o kadar açık ve esnektir ki, değişik durum ve koşullara zorlanmadan uyum sağlar. Katı ve sert olmak, başarısızlıkla, esneklik ise başarıyla sonuçlanır.

Övünmek, özgüven eksikliğinin bir sonucudur:

Güç, servet, mevki, başarı ve nüfuzlu dostlarla övünmek, kesinlikle şanssızlık ve hayal kırıklığı ile sonuçlanacaktır. Küçümsemenin ve kendine güvensizliğin belirtisi, abartılı övünmedir. Bilge kişi elindekiyle yetinir, mütevazı davranır. Böylece kalıcı başarısını garanti altına alır.

 

Devamı Genç Gelişim 87. Sayıda…

odevlere-yardimci-bilgiler

Fatih Sultan Mehmet’ in Enerji Yönetimi

Fatih Sultan Mehmet’in öncelikle kişilik özelliklerinden biraz bahsetmek istiyorum. Gerek yerli, gerekse yabancı kaynaklarda, her şeyi öğrenmek isteyen, her şeyi araştırarak karar veren, oldukça dindar, adaletli, çok akıllı, cesaretli, idrak ve sezgi kabiliyeti yüksek, bilim adamları ve şairlere önem veren ve onları koruyan, ihtiraslı, kendine güveni oldukça yüksek bir padişah olarak nitelendirilen Fatih Sultan Mehmet, tarihin kaydettiği büyük liderlerden birisidir.

Fatih’in son derece iyi eğitim almış, parlak bir zekâya sahip, bir şeyi yapma konusunda aşırı kararlı ve tutkuyla bağlı, düşüncesinden asla vazgeçmeyen, gerektiği zaman sert kararlar alabilen, kimseden çekinmeyen, büyük hayalleri olan ve bu hayallerini yerine getirme hususunda her türlü zorluğa hazır olan, nadiren gülen, projelerini yerine getirme konusunda oldukça inatçı, atılgan, cüretkâr ve büyük bir devlet adamı ve lideri özelliği taşıyan bir kişiliğe sahip olduğu bilinmektedir. Bazen de oldukça sakin, mülayim, yumuşak, iyi kalpli ve affedici idi. Yani iki duygu durumu arasında bir duygusal yapıya sahipti.

Devamı Genç Gelişim 87. Sayıda…

enterasan-bilgiler

Değersizlik Duygusunu Temizleme

Bilinçaltında en fazla görülen sorunlardan bir tanesi de değersizlik duygusudur. Bu duygu, bütün hayatı çok olumsuz olarak etkiler. Özellikle 0-5 yaş arasında herhangi bir nedenle ‘ben değersizim’ inancı kişinin bilinçaltına kayıt olmuşsa, bu inanç zaman içinde, ‘benzer enerjiler birbirini çeker’ kuralıyla daha da büyümüş ve gelişmiş olabilir. Eğer bilinçaltınızda değersizlik duygusu varsa, bu duyguyu mutlaka temizlemeniz gereklidir. Bunun için neler yapabileceğiniz bu yazıda açıklayıcı olarak verilmiştir.

Değersizlik duygunuz varsa;

1- Yaptığınız işlerin değeri olmadığına inanırsınız. Bu da başkalarının, yaptığınız işlere değer vermemesi sonucunu doğurur.

2- Çevrenizdeki insanların size değer vermediğini düşünürsünüz. Birçok kişi değer vermediğini size gösterecek ya da hissettirecektir. Kendi inançlarınıza uygun insanları hayatınıza çektiğiniz için bu çok sıklıkla görülen bir durumdur.

3- Hak ettiğinizi almakta zorlanırsınız. Kendinize yeterince değer vermediğiniz için değerli bir şeyi hayatınıza kabul etmeniz kolay olmayacaktır.

4- Almak ve vermek konusunda sorunlarınız olabilir. Özellikle almayı başaramayabilirsiniz, size verilen şeyleri bile değersizlik duygunuz yüzünden kabul etmekte zorlanırsınız.

 

Devamı Genç Gelişim 87. Sayıda…

ogrencilere-bilgiler

Stresliyim, Streslisin Stresliyiz

Stres… Kolayca ağzımıza alıyoruz bu kelimeyi, oluşturabileceği zararların da farkındayız aslında. Kimi “iyi” kimi de “kötü” diyor stres için. Ama hiç kimse çok açık değil bu konuda. Tam bir muamma…

Peki, nedir stres?

Stresi; herhangi bir rahatsızlık etkenine karşı otomatik olarak vücudu tetikleyen fizyolojik sistemler bütünü olarak tanımlayan, yirminci yüzyılın başlarında Avusturyalı bir hekim olan Hans Selye’dir.

‘İyi’ ya da ‘kötü’ stres nedir?

Bu, doğru bir ayrım değildir. Bilim adamları stresi daha çok akut stres ve kronik stres şeklinde ayırmaktadır. Akut stres, çevresel değişimlere uyum sağlayan bir mekanizma, hayatın bir parçasıdır. Örneğin; sokakta sakin bir şekilde karşıdan karşıya geçiyorsunuz ve ansızın bir araç hızla üzerinize geliyor. Korkuyorsunuz ve tepkiniz:

Adrenalin dürtüsü, oksijeni kalp, beyin ve kaslar gibi istekli organlara taşıyor ve glukokortikoid salgı, tepki için gereken şekeri hazır hale getiriyor. Olay bittikten sonra kendinizi bitkin hissetmenize neden olan büyük bir korkuya sahip olabilirsiniz fakat daha sonra her şey normale döner.

Uzun süren stresli durumlarda ise stres kronikleşir. Vücut fiziksel ve duygusal belirtilerle karakterize edilmiş bir tükenme aşamasına girer. Eğer zamanla bu yerleşirse, hastalık niteliğinde çeşitli durumlara yol açar.

Devamı Genç Gelişim 87. Sayıda…

her-konudan-bilgiler

İş Hayatında Bireyin Gereksinimleri ve İş Doyumu

Birey için çalışma, emek ve zihin gücünü harcaması ve karşılığında gelir elde etmesinin ötesinde anlamı olan bir kavramdır. Hangi kesimde ve düzeyde olursa olsun çalışma bireye toplum içinde yer ve rol kazandırır. Ona toplumsal nitelikler ve sorumluluklar yükler, bireyi topluma bağlar, toplumla bütünleştirir. Çalışma ile birey, enerjisini, diğer insanlara yararlı olacak şekilde kullanmaktadır. Yararlı olma duygusu bireye haz verir.

Geniş anlamda iş ‘diğer insanlar için değer ifade eden bir şey üretme faaliyeti’dir . İşin üç temel elemanı vardır:

  1. Yaratıcılık (düşünme)
  2. Fiziksel aktivite (fiziksel çalışma)
  3. Sosyallik (başkalarına yararlı olma, sevinç ve acıları iş arkadaşları ile paylaşma)

İş, üretken bir faaliyettir ve sonucunda bir ürün ortaya çıkar; bu ürün insanı simgeleyen somut bir sonuçtur. Çalışma ise, bireyin bedensel ve zihinsel güçlerini belli bir amaca yönelik olarak ve planlı bir şekilde kullanabilmesidir.  

 

Devamı Genç Gelişim 87. Sayıda…

degisik-ve-ilginc-bilgiler 

“Beni Kimse Sevmesin” Diyenlere 10 Altın Tavsiye

“Beni kimse sevmesin, yapayalnız kalayım, zor günümde yanımda tek dostum olmasın” mı diyorsunuz? İşte size sevilmeyen bir insan olmanın altın kuralları…

1.    Mükemmeliyetçilik: Mükemmeliyetçi kişiler, insanın doğal sınırını tanımazlar. Hiçbir kusura tahammülleri yoktur. Yaptıklarını en mükemmel şekilde yapmak ve herkesten daha çok başarılı olmak için çırpınırlar. Hiçbir zaman tatmin olmazlar. Her şeyde kusur bulurlar. Sürekli başkalarıyla yarışırlar. Yaptıkları işin sürecinden zevk almayı bilmez, sadece sonuca bakarlar.

2. Sürekli Denetçilik: Sürekli denetçi kişiler, her koşulda çevresindekilerin davranışını kontrol etmeye çalışırlar. Bunu yaptıkları ölçüde kendilerini güçlü ve emniyette hissederler. Bu nedenle “kudret” kazanma peşindedirler.

3. Şiddetli Öfke: Herkes zaman zaman öfkelenir. Önemli olan, öfkemizi kontrol edebilmek, onu yerinde kullanabilmektir. Yerli yersiz herkese öfkelenen kişiler, hoşgörüden mahrum, kendi sorunlarının acısını başkalarına sert davranarak çıkarmak isteyen kişilerdir. Böyleleri kolay kolay dost edinemezler. Sevenlerini zaman içinde kendilerinden uzaklaştırırlar. Ama en büyük zarar kendilerinedir. Öfkeleri onları yer bitirir, yaşam enerjilerini ve neşelerini söküp alır.

 

Devamı Genç Gelişim 87. Sayıda…

en-kolay-bilgiler

Tazelenme Terapisi İçin 11 Adım

Tazelenmeye karar vermenin en güzel taraflarından biri de taze başlangıçlara “merhaba” diyecek cesareti bulabilmektir. İçimize yeni bir enerji dolar, üzerine kalın bir örtü çektiğimiz umutlarımız tekrar gelip bizi bulur, başarma isteği ile dolar planlar yapmaya başlarız. Kimileri bu durumla pek ilgilenmese de aslında bu karar, hayatımızı daha değerli kılmak ve kendimizi yenilemek için önemli bir dönüm noktasıdır. İşte bu noktadan hareketle, en önemli görevimiz; dumanı üzerinde tüten ömrümüze hakkını vermek, kendimiz için neler yapabileceğimizi düşünmektir.

Yeni Dostlar Edinin: İnsan sosyal bir varlıktır. Çevresini genişletip sosyal ağına yeni dostlar kattıkça mutluluğu da artar. Bu arada eski dostlarınızı unutmanız ya da ihmal etmeniz gerekmez. Herkese gerekli zamanı ayırabilmek biraz yorucu olsa da verilen emek, yaşanan mutluluğa değecektir.

Kendinize Yeni Hedefler Bulun: Ulaşabileceğinizi düşündüğünüz yeni hedefler seçin. Bu hedeflerinse mümkünse önceki yıllarda yer alanlarla aynı olmamasına özen gösterin. Geçmişi bırakıp geleceğe bakabilmek, insanın daha güçlü, daha kararlı ve daha dinamik olmasına yardımcı olur.

Yeni Kitaplar Okuyun: Kitap okumayı seven biriyseniz, harika; ama değilseniz kendinizi zorlamanız gerekse bile, her ay yeni bir kitap okumaya özen gösterin. Seçeceğiniz kitaplarda dikkat edeceğiniz en önemli unsur, o güne dek okumadığınız yazarları bulmaktır. Değişik yazarlar ve değişik tarzlar, hayata bakış açınızı da değiştirecek, gelişmenize katkıda bulunacaktır.

Devamı Genç Gelişim 87. Sayıda…

turkiyenin-bilgi-sitesi

Türkçe, Yazıldığı Gibi Okunan Bir Dil midir?

Türkiye’de kaç kişi diksiyon kurslarına gidebiliyor, para harcayabiliyor? En kötüsü, Türkiye’nin değişik köylerinde veya kasabalarında, birbirinden farklı aksanlarla Türkçeyi, konuşarak büyümüş, diksiyon dersi hiç görmemiş öğretmenlerden öğrendik ve öğrenmeye devam ediyoruz.

Gerçekten Türkçe, yazıldığı gibi okunan bir dil midir? Çoğunuzun “evet” dediğini biliyorum. Ama benim cevabım “hayır” ; çünkü Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değildir!

Yıllardır, Türkçenin “yazıldığı gibi okunduğu iddiasını kabullendik. Oysa Türkçe, yazıldığı gibi okunan bir dil değildir. Batılı ülkelerin kullandığı bir fonetik (sesbilimi) alfabesi vardır. Bir dil, özellikle sesbilimi (fonetik) ile öğretildiğinde, daha doğru ve güzel konuşulur.

Türkçede fonetik yoktur diyenler, iddialarını mantıklı ve bilimsel bir nedene dayandırmadan inatla sürdürmektedirler. Yanlış, yine yanlışı doğurduğu için, giderek çözümden uzaklaşılmaktadır. Zamanında devlet büyüklerinin, politikacıların, başbakanların bile, önlerindeki yazılı metni, olduğu gibi okumaları yüzünden doğal olmayan, kulağı tırmalayan telaffuzlarla konuşmalar yaptığını biliyoruz

Devamı Genç Gelişim 87. Sayıda…

hepsi10numara-bilgi-sitesi

Doğru Geribildirimin Doğruladığı Kehanet

Günümüzde hepimiz iş yaşamında başarı merdivenini hızla tırmanmaya odaklanmış kişileriz. Zaman çizgisinde daha gerilere gidelim ve başarıya nasıl koşullandığımıza birlikte göz atalım. Aslında çocukluk yıllarımızda başarıya ya da başarısızlığa anlam yüklemeye başlarız. Hatta anıların ve deneyimlerin çok net olmadığı, “Ben o yaşlarımı hatırlamıyorum bile!” dediğimiz yıllarda…

Özellikle oyun çağımızdayken, bir gruba dâhil olmak, oynadığımız oyunu kazanmak ve varlığımızın fark edilmesi çok önemliydi. Biz o yaşlarda bunları neden istediğimizin farkında olmasak da onaylandığımız her an, bizim için başarı merdiveninin bir basamağı demekti. Onaylanma mesajlarımızı öncelikle ailemizdeki otorite figürlerinden aldık, “aferin” ile başlayan cümleler ilk motivasyon kaynağımız oldu, aynı zamanda daha fazlasını kazanmaya ve elde etmeye teşvik etti. Sonrasında okul dönemimiz başladı, artık oynadığımız oyunlara, derslerimizdeki başarılarımız, sınavlarda aldığımız notlar ve karne döneminde, karnenin yanında aldığımız teşekkür ve takdir belgeleri eklendi.

Çocukluğumuzda başarıya doymadık aslında…

Devamı Genç Gelişim 87. Sayıda…

*

Lilay Koradan

lilaykoradan@gmail.com

www.hepsi10numara.com

Bir önceki yazımız olan 10 Cümlede Özdemir Asaf başlıklı makalemizde asaf şiirleri, aşk şiirleri ve can yücel şiirleri hakkında bilgiler verilmektedir.

Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir